Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 004

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

“Nihayet!” Gökyüzünün çatırdadığını duyduğumda haykırdım. Bunun için yıllarca beklemiştim. Sonunda gelmişti. Gözlerimde yaşlar vardı. Mutluluk gözyaşlarıydı bunlar. Bu öğleden sonra umutsuzluk içinde döktüğüm gözyaşlarıyla aynı değildi. Şimdi rahatlamanın eserleriydi.

 

Soğuk yağmur damlaları alnıma çarptı ve yanaklarımdan aşağı yuvarlandı. Sırılsıklam olmuştum. Aldırmadım. İyi hissettiriyordu. Bu dünyadaki en güzel duyguydu. Gözlerimi gökyüzünden alamıyordum. Gökyüzünde ışık yerine geçen parlaklık, gökyüzü parçalanıp yerini göz kamaştıran ay ışığına bırakırken yok oldu. Yüz yıldır değişmeyen, aynı yıldızlarla dolu gökyüzü kayboldu ve kara bulutlarla kaplı gökyüzünden yağmur yağdı. Hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Gökyüzü ikiye yarıldı ve çekildi. Yuvarlanan kara bulutlar bir güzellik abidesiydi. Yağan yağmur ferahlatıcıydı!

 

O şiddetli yağışın ortasında altın sarısı bir adam dimdik duruyordu. “Beni yine mi kandırdı?” dedi alçak ses öfkeyle.

 

Sesi bile kulağıma tanrısal geliyordu. Nefes alan gerçek bir insandan gelen gerçek bir ses, gerçek kelimeler söylüyordu. Bu, meleğin inişi miydi? Öyle miydi? İnsanların acılarını dindirmek için cennetten gönderilen bir melek gibi bir şey. Kurtarıcı!

 

Elbette bu kadar dramatik olmadığını biliyordum. Fakat, bu altın figürün yüce büyücü Kaichen Tenebre olduğunu da biliyordum. Gelip beni kurtarmasını beklediğim kişi. Son yüz yılımı zamanında gelmediği için ona sövüp sayarak geçirmiş olsam da, bizi kurtardığı için son derece minnettardım. Gerçekten de bir meleğe benziyordu.

 

Bu aptal romanın dünyasında, Acrab’ı çevreleyen yasak büyüyü bozma yeteneğine ve gücüne sahip tek kişi Kaichen’di. Büyüyü bozmak için alana girebilecek tek kişiydi. Son yüz yıldır bu adamı bekliyordum. Beni buradan çıkarabilecek tek kişi oydu. Ve sonunda, o buradaydı.

 

Titreyen dudaklarımı ısırdım. Nefes aldım. Çılgın bir alkoliğin bedenine girdikten yüz yıl sonra nihayet ilk kez yeni dünyanın havasını soluyabiliyordum. Nefes verdim. Bardaktan boşanırcasına yağan serin yağmur bunun kanıtıydı. Bu gerçekti! Ağladım. Nasıl gözyaşı dökmeyebilirdim ki? Bu, bir asırdır özlemini çektiğim andı.

 

Ölümümden sonra gözlerimi gerçek dünyaya açmamın üzerine yüz yıl geçti. Ne kadar yalnızdım! Ne kadar kederliydim! Defalarca kendimi öldürmeyi denedim ama bedenim hep eski haline döndü ve gözlerimi hep o harap konakta açtım. Yüz yıl boyunca buna katlandım. Ne yaşayabildim ne de ölebildim.

 

Bu bir kurtuluş, ve ben buna bayıldım.

 

***

 

Gözlerimi kocaman açtım ve sevinçle bağırdım. Ne kadar neşeli bir gün! Etrafıma bakındım ama Kaichen ortalıkta görünmüyordu. Orada bir melek gibi ihtişamlı bir şekilde duruyordu zaten. Şimdi gitmişti, hiçbir yerde görünmüyordu.

 

Belki de bana şöyle bir bakmış, beni sarhoş ve deli biri olarak görmüş ve yoluna gitmişti. Tıpkı romandaki gibiydi!

 

“Ha… Ama ben senin nereye gittiğini biliyorum!” Acele ettim ve uzun adımlar attım.

 

Yüz yıl boyunca geliştirdiğim büyük planımın başlangıcı ve sonu Kaichen’e bağlıydı. Sırf Kaichen bir daha bulunmamak üzere ortadan kaybolduğu için planlarımı gerçekleştiremezsem bu, büyük bir talihsizlik olurdu.

 

Acrab’ın birçok sokağından birinde yürüdüm. Yolları o kadar iyi biliyordum ki gözlerim kapalı gezinebiliyordum. Bir yerde yüzlerce yıl geçirmek insana bunu yapabiliyor. Onu kolayca buldum.

 

Bana buz gibi baktı; sıcak, altın rengi gözlerinin aksine. “Seni bulmam çok uzun zaman aldı,” dedim. Belli ki öyle olmamıştı. Ama buraya kadar koştuğum için nefes nefese kalmıştım. Enerjisi o kadar güçlüydü ki kollarımın arkasındaki tüyler diken diken oldu.

 

Benden yaklaşık üç adım uzaktaydı. Ama bakışları o kadar tehlikeliydi ki, yaklaşırsam boğazımı kesecekmiş gibi hissediyordum.

 

“Bahahaha,” bu sefer öldürülürsem cidden öleceğimi fark ettiğim an gülmeye başladım. Artık büyülü Acrab’da değildim. Sırtımdan aşağı soğuk terler damladı.

 

Yaralanırsam, iyileşemezdim. Vücudum büyülü bir şekilde sıfırlanmayacaktı. Büyü bozulmuştu. Bunca yıldan sonra boşu boşuna ölemem. Yüz yıl boyunca buna katlandıktan sonra olmaz!

 

Kaichen şu an için aşmam gereken en zor engeldi. “Lütfen beni incitme,” dedim, “bunca yıl oldu ve yüz yıldır gördüğüm tek yeni insan sensin.”

 

Bir yalana biraz gerçek karıştırırsanız, insanlar genellikle size inanmaya daha meyilli olurlar. Onun güvenini kazanmam gerekiyordu. Büyü bozulmuş olsa da, Acrab’da gerçekte neler olduğuna dair bilinmesi gereken pek çok şey vardı. O da belki bunu merak ederdi.

 

Orijinal romanda, Kaichen’in Acrab’a ne olduğunu keşfetmesi uzun zaman almıştı. Bunun nedeni büyünün bir aracıyla patlak vermesiydi. O aracı da deli, alkolik kadın Dahlia’dan başkası değildi.

 

Deli bir alkolikten nasıl bir açıklama beklenebilirdi ki? Ama işler tersine dönmüştü. Orijinal romanda ne olduğu kimin umurundaydı ki zaten?

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 004, novel 100 Yıllık Döngü – 004, read 100 Yıllık Döngü – 004 online, 100 Yıllık Döngü – 004 chapter, 100 Yıllık Döngü – 004 high quality, 100 Yıllık Döngü – 004 light novel, ,

Yorum